İçimden yazmak gelmiyor şimdilerde. Yazmış olduklarımı yayına vermekte de zorlanıyorum…Uludere’de geziniyor ruhum. Ülkemizin tüm bahçelerini dolaşıp, tüm kaybolan ruhları çağırasım var, ordan alıp..
..Toplanıp keşişleme yapasım geliyor. …
“Uyu deme uyuyamam, Sus deme susamam” Gaziantep, Boğaziçi, ODTÜ ‘den bir grup öğrencinin şarkı ile yaptıkları protestonun böyle başlayan sözlerine katasım var tüm gereksiz şarkıcıları. Televizyonlardaki tüm zart zurt programları, dizileri… kar ile yıkayasım var.
“Devlet sen nesin ki?” diyesim var. Altından ırmaklar geçmeyen bir gökyüzü, yeşilin alabildiğine uzanan sureti, içinde çocukların oynaştığı bahçeleri, gölleri, yüzü gülen gençleri, evladını doya doya emziren anneleri, göğsünü gururla kaldırabilen babaları, dereleri, dağları, kaynakları, ürüne doymuş çiftçisi, köyünde mutlu köylüsü, tarihini iyileştirebilen insanı yaşayamadıktan sonra memleketinde, neye yararsın sen devlet!
Arkana yaslan da seyret yurdunu. Sen kimin torunusun.. Sen kimse misin… Sen nesin devlet? Seni kim takar artık devlet ? Saygı mı istiyorsun, hadi ordan ! Yaradan’a ait olan seni sallar mı artık devlet!
Öldürmekle azaltır mısın tohumları.. Bitiverirler alnının ortasından çiçek gibi açarlar. İçinden çıkarlar devlet oğlu devlet olurlar.. Dev olurlar, sen olamazsın biliyor musun?
Tiyatronun arka bahçesi çok renkli.. Barınamazsın hiç canın yetmez. Orda seni bir güzel oynarlar sonra, farkında mısın? Sonradan silinmeyi göze al. Kalamazsın böyle hiçbir gönülde…
Değil İstanbul, Bursa, Londra, İzmir, Viyana, Wasinghton , Uludere ’ ler seni gömer sonunda içinde boğulursun .
03.01.2012
Diyarbakır Notları
Bir yanıt bırakın