Adamın Biri Bir Avuç Su Çarpmış Yüzüne

imageVazgeçilmez sığınaklarım. Alışkanlık mı yoksa saplantı mı bilmiyorum?Belkide şuur altına işleyen takıntılar silsilesi. Ah! Birer ikişer karşıma çıkıyorlar hiç durmadan. Üzerime üzerime geliyorlar. Kanlı canlı! Her biriyle sevişmek için çırpınıyorum bazen. Cinsel içerikli görüntüler gözümün önünden gitmiyor çoğu zaman. Kendimi kendime kanıtlama dürtüsü sarıyor içimi. İlk hamlede, bilemedin ikincide gol atmam gerektiğini hatırlıyorum! Çabucak bitirme telaşı sarıyor…Atlıyorum üzerlerine hemen.. İlk hamlede, bilemedin ikincide gol! Çabucak bitiyor…Sanki içlerindeyken birden koca ağızlı sivri dişli bir timsahın benimkini kapıp koparacağını sanarak hemen bitiriyorum işimi. Hay Allah bunca ter dökmeye değer mi 5 dakika için!

Fazla çaba sarfetmeden.. Aynı cümlelerle,komplimanlarla;farklı kimyalarda aynı heyecanın tadı damağımda kalır her defasında. Tuhaf bir paradigmaya dönüşen bir tür oyun gibi. Hükmedecek derecede etkileri altına alıyorlar bazen ruhumu. Her bir canın derin dehlizlerinde kaybolmak arzusu artıyor o an. Sularında ısınmak. Tuzlarında kavrulmak. İç dünyalarında büyümek, küçülmek, bükülmek… beyinlerinin odalarına üflemek nefesimi. Kıvrımlarında gezdirmek ses tellerimi. Her birinde izler bırakmak. Sonra onlardan birer ben yaratmak… Çok kısa sürüyor bütün bunlar. Her birine bölünmek ve her birinde bütünleştiğimi duyumsamak. Halbuki hepsinin toplamında bile ben yokum. Neden bu kadar doyumsuzum? ( Acaba doyumsuz muyum? ) Kadınlar… Dünyadaki tüm kadınlar benim olsa yine birinin bir yerlerde benim gibi bir erkeği beklediğine inanarak yaşıyorum…

Her birinde ayrı bir tat ayrı bir doku var. Nasıl kanabilirim ayrı ölçülerdeki memelere, kalçalara, ayrı boyutlardaki lavralara? Yüksek düş gücüm sayesinde türlü evcilik oyunları oynuyoruz oyuncak bebeklerimle. Gözlerin her biri bana ben gibi bakıyor sanki. Sanki her birini tanıyorum ezelden beri! A ben! O da ben! Bu da ben! Kimi zaman epey yabancı gibi gelseler de hemen ısınıveriyorum bir sıcak tebessümlerine. Bana beni yansıtan düşlerim…
Onların her biri benim gölgelerimmiş…Ard arda gelen bir sürü gölge görmeye başlıyorum sonra…Böyle bir gerçekliğe sahip olduğumun ne zaman farkına vardım?

Bir kadının vurucu sarsıcı rüzgarı karanlık dehlizlerime daldı… Gölgelerimi y e k etmeye kalkıştı. Dışarıda kalıp soluklarımı izleyen bir periymiş o meğer. Onu da çok sevmiştim oysa.. Hem de başka türlü… O hep vardı her an..
“Sen uzaklardan, etrafında bir sürü yansımalarla yaşadığını sanan bir küçük adam, yanına gelince devleşen birisin gözümde. Her defasında başka suretler çıkıyor karşına. Ve sen kendini iyileştirmezsen çıkmaya devam edecek o gölgeler” diyerek, sesini çarptı yüzüme..

Bir avuç su gibi… Oysa ben kendimi sadece çapkın denilen bir adam olarak görmekteydim. Her bir kadınım ben’lerden türeyen varlıklar mıymış? Ben bir kadının gözlerinden görünenim. Kendini arayan bir adamım. Bütün olamazsam eğer bölünmeye mahkum kalacak bir adam. Ben hiç olma yolunda hep’im.. Ben benim?
Ya sahiden kimdi o kadınlar …
Adam

Yazan: Asmin Singez

25 Ocak 2012

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*