“Tehlikeli Oyunlar” Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı eserinden sonra yazdığı ikinci roman. Usta yazar, romanlarında; şiir, hikaye, makale, oyun gibi bir çok türden yararlanıyor. Tutunamayanlar 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü alıyor. Tehlikeli Oyunlar’da özellikle oyun parçaları oluyor. Bu yapıt, Seyyar Sahne tarafından uyarlanıp, 2009 yılından bu yana sahneleniyor.
Kişiler kendinden bir parça yakalayacaktır oyunda muhakkak. Olumsuz diye tabir edilebilecek bir karakter örneği var karşımızda.. Hikmet Benol. Olumsuz diyoruz. Belki de değil. Toplumsal kurallara göre çizilmiş bir kimliğe ait olamadığı için mi olumsuz? İçsel çalkantılarını, çelişkilerini dışa vuramayıp içine atarken, dışarıya yansıttığı kimlik karmaşaları olduğu için mi düzgün bir adam değil ya da? Herkes özünde iyidir. Sonraları renklere bürünür mecburiyetten. Bu renkler ahenk sağlayamadığında çevreye negatif bir aura yayılır. Bunun nedeni de kendi özgün rengini yakalayamamaktır. Kendi olamayan bir karakter örneği çizer Hikmet. Bütün o çelişkilerinin dışa vurumu, paranoya yaratıyordur benliğinde. Bütün bunların farkındadır. Aslında gayet de normaldir. Normal olmayan başkalarıdır. Kendi içinden çıkamayan bir soru işaretidir Hikmet…
Hikmet Benol, rolünü canlandıran ve aynı zamanda diğer karakterler Emekli Albay Hüsamettin Tambay, Nurhayat Hanım, Bakkal Rıza, Sevgi, Bilge gibi karakterleri de tek başına ses ve vücut diliyle konuşturan Erdem Şenocak aynı zamanda metni düzenleyen diğer isimlerden biri. Konsept ve yönetimde ad Celal Mordeniz. Metni düzenleyen ve reji danışmanı ise Oğuz Arıcı. Dekor olarak kullanılan, kalın iplerle asılı iki salıncak oldukça fonksiyonel değerlendirilmiş. Sallanan iki, belki birkaç kişilikli şizofrenik bir iç dünyayı temsil edercesine yeri gelmiş oyuncunun bedeninin parçaları olmuş.
Erdem Şenocak samimi ve doğal tavrıyla seyircileri ilk bölüm başlamadan sahnede karşıladı, ikinci bölüm başlarken kapıda. Sahnenin içine çekti seyirciyi. Tek kişilik performansıyla bence değişik, özgün hatta üst düzeyde bir oyunculuk koydu ortaya. Tek kişilik oyunlara hatta edebiyat uyarlamalarına sıkı bir alternatif sundu. Ve gördük ki bu ekip tiyatroda farklı bir arayışın peşinde. “Tehlikeli Oyunlar” adlı eserin seçimiyle de bu farklı arayış arasında bir doğru orantı yakalanıyordu.
Bana göre bir oyun metni tiyatronun kanı ise oyuncular da canıdır. Bu oyun da kanlı canlı bir oyundur. Tek başına bir çok kişi olabilmenin yansımalarını taşır..Ve Hikmet’in anlattığı birbirinden kopuk gibi görünen hikayeler, karakterin ya da metin yazarının zihninin ona nasıl oyunlar oynadığının çok belirgin göstergesi olur.
‘Aynı meyhaneye iki kere girilmez’ böyle bir felsefeden söz ediyordu Hikmet Benol. Aynı meyhaneye bir çok kez girip çıkmışken…
Oyunda Atay’ın, özellikle ideolojik sistem, askeri yönetim, savaşlar, tarihsel durumlar gibi olaylara ironik yaklaşımlarını izliyoruz. Daha uzun yıllar izlenmeli daha fazla kişiye ulaşmalı bu oyun.
Aziz Nesin Vakfı’nın kurmuş olduğu “Matematik köyü” nü duymuşsunuzdur Şirince’de. Bu köyde seminerler, kamplar, sempozyumlar, eğitimler, matematik dersleri, bilimsel araştırmalar oluyor. Kişi ve/veya gruplar kendi organizasyonlarıyla eğitim kampı vb. etkinlikler yapabiliyor.
İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince köyünün bir de Tiyatro Medresesi olacak.. Seyyar Sahne ekibi, tüm gösteri sanatçılarına, araştırmacılara ve öğrencilere kapısı sonuna kadar açık olacak bu mekânın ilk taşlarını döşemeyi başarmışlar. Dileyen herkes bir tuğla bile olsa katkı sunabilecek bu kutlanası çabaya.
Medrese’nin inşaatı sona erdiğinde, irili ufaklı çalışma salonları, 200m2’lik bir gösteri salonu, büyük bir yemekhanesi, kütüphanesi, yatak odaları, medrese sakinlerini buluşturacak avlusu, revakları ve amfitiyatrosu ile muazzam bir yapı ortaya çıkacakmış. Heyecanlı. Bu oyunun Diyarbakır Şehir Tiyatroları’ndaki gösteriminden elde edilecek gelir de, bu köyde kurulacak Tiyatro Medresesi’ ne katkı olarak gideceklerin bir parçası. Anlamlı.
Karanlıktan sonra ne zaman aydınlık olur dedi Hikmet Benol. “ Işığın olduğu yerde karanlık zaten olamaz…“ dı.
Sevgili Oğuz Atay’a ve Seyyar Sahne’nin tüm ekibine burdan: Norgunk! *
(* Norgunk: Oğuz Atay ve Hulki Aktunç’un birlikte bir ansiklopedi çalışmasını sürdürürken kendi aralarında yarattıkları olmayan bir dille selamlaşırken ortaya çıkan bir kelime. Siz de sağ elinizi yumruk yapabilirsiniz bu selamı çakarken.)
Sağ elimi yumruk yapıyorum solda, kalbimin üzerinde.
Bir yanıt bırakın