Eğitimde reformların olması gerektiği bir dönemdeyiz.
Toplumun öğretimi önemseyip, eğitimi önceliğine alması gerekiyor. Topluma ayna tutan tiyatro, eğitimde reform yaratacak komplike bir sanat olarak karşımıza çıkıyor…
Edebiyat, müzik, iletişim, oyunculuk, görsel sanatlar, dans, diksiyon, hitabet, felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi bir çok alanı içinde barındıran bu sahne sanatının ana dalı; çocuğun gelişmesini, sınırlarını genişletmesini, değişip dönüşmesini sağlayan oldukça etkili bir araçtır…
Çocuk; bir eseri okuyup seslendirip, canlandırarak bir işe adanıp başarma duygusuyla hareket etmeyi öğrenir. Okumanın önemli bir devinim olduğunu etkin bir şekilde anlar.
Çocuk; Provalara zamanında katılmanın önemini gördükçe, yaptığı işe saygı duymayı, emek vermeyi öğrenir. O zaman yaptığı işin sonucunda sorumluluk almanın önemini de farkeder. Böylelikle sorumluluk alma duygusu gelişir. Otokontrol mekanizması devreye girer.
Çocuk; bebekken bildiği büyürken unuttuğu, doğru nefes alma tekniklerini yeniden hatırlar…
Çocuk; arkadaşlarının katkılarına özenli davranmayı, işbirliğinin değerini-önemini kavrar. Kendi değerini öğrenir. Ekip ruhuyla yapılan işin sonucunda ortaya çıkan performansın başarılı sonuçlanması, emek vermenin sağlıklı sonucunu keşfettirir.
Eğer hatalar varsa ki, bu olağandır; kendi zekasını kullanarak sorun çözmeyi öğrenir. Hatalar, ders çıkarma, daha iyisini görebilme yeteneği kazandıran yaşamın doğal akışında karşımıza çıkan gerçeklerdir. Kendiyle yüzleşme sanatını da öğretir.
Çocuk; bir monoloğu farklı farklı biçimlerde oynayıp oynandığını gördükçe, duygularıyla daha yakından tanışabilir. Bir çocuğun duygular dünyasına dalması yaşamın renklerini görmesini sağlar. Kendinin ve başkalarının kişiliği hakkında fikir sahibi yapar.
Farklı duygularla tanışırken eğitimcinin desteğiyle de seyirciye, o canlandırdığı karakteri etkili bir şekilde yansıtabilir. Alacağı geri bildirimlerle kişisel almamayı öğrenir. Hem eleştiriye açık olur hem de öz eleştiri yetisi artar. Kim olduğunu daha kolay farkeder.
Çocuk; Aldığı roldeki diyalogları canlandırırken, yaratıcı düşünme becerisini de geliştirir. Böylelikle, yaratıcılığını gelecekteki hayatına da taşıması mümkün olacaktır.
Çocuğun, tiyatroyla özgüveni gelişecektir. Bu sayede kazandığı becerilerle bağımlılıklardan kurtulur. Tiyatro, bedeninin dinamiklerini çözümlemesini sağlarken, bedensel koordinasyon becerisi de sunar. Bedeninin, ruhunu yansıtan bir araç olduğunu görebilir, böylece komplekslerinden arınır. Farklılıklara saygı duyar.
Çocuk, üretim dünyasında başarmaya güdülendiğimiz bu hayatta; azmin, ciddi bir özellik olduğunu görür. Azim sayesinde kendine inanmanın gücünü anlar.
Tiyatro eğitimi evrimleştirir, devrim kazandırır. Aydınlatır.
İnsanı insan yapan temel değerleri anlamanın yollarından biridir. Çünkü tiyatro insanı insana anlatır.
Tiyatro, yaşamın her alanına olumlu katkılar sunar. Kariyer basamaklarında ilerlerken oldukça faydalar sağlayabilir tiyatro…
Yaşamın kendisinin bir tiyatro sahnesi olduğunu düşünürsek, o halde tiyatroyu öğrenmek biraz da yaşamı anlamaktır diyebiliriz…
Tiyatro toplumun aynasıdır hani.. Ayna ise, bizi bize yansıtan bir göstergeden çok ötedir…
Bir yanıt bırakın