Canan Güleç
c.gulec@meydangazetesi.com.tr
Öküz altında buzağı aradım, bulamadım!
Gazetecilikle ilgili verilen klasik bir örnek vardır: “Köpek adamı ısırırsa haber olmaz, adam köpeği ısırırsa haber olur”
Bu sözü doğrularcasına da adamın biri bir gün herhangi bir sebeple köpeği ısırırsa, haberin başlığı bellidir: Ve adam köpeği ısırdı!
Bazen yanlış bilgiler alırız, işin iç yüzünü öğrenene kadar kafamızda haberin detaylarını kurar,
“Vay be, adam köpeği ısırmış. Süper haber olacak” diye seniriz; haber kahramanıyla görüşünce de bu sevinç ya devam eder ya da yanlış bilgiden dolayı hevesimiz kursağımızda kalır. “Ben böyle bir şey duydum ama iddia doğrulanamadı” diye yazacak gazeteci sayısı da pek fazla sayılmaz.
Kısa bir gazetecilik dersinden sonra duyumlarımı sizinle paylaşayım: Adam köpeği ısırmamış efendim. Hatta köpek de adamı ısırmamış!
Nasıl yani?
Şöyle ki; yaklaşık 1 ay kadar önce Bursa Devlet Tiyatrosu’nun dünya prömiyeri yapacağı iki oyunu yazmıştım; Sarıpınar 1914 ile Dağgülü Beybin.
Yazımda çoklukla Dağgülü Beybin üzerinde durmuş, Kürt ve Türk uyruklu 2 gencin aşkını anlattığını, oyunu kaleme alan genç yazar Asmin Singez’e Devlet Tiyatrosu’nun yer vermesini sevindirici bulduğumu anlatmıştım.
Kısa süre sonra AVP’de çalışmalar başladı, oyunun yönetmeni Erdal Gülver, oyuncu kadrosuyla buluştu, okuma provaları aşamasında da basın mensupları davet edilerek oyun tanıtıldı. Aynı gün içerisinde tiyatronun basın halkla ilişkiler sorumlusu arkadaşımız Fatma Gülpek, kültür sanat ve magazin haberlerinden sorumlu editörleri arıyor ve oyunun ertelendiğini söylüyor.
Bu nedenle de haberler yayınlanmıyor…
Aradan geçen birkaç gün olayın şekil değiştirmesine sebep olmuş sanırım, çünkü benim kulağıma gelenler şöyleydi:
Oyunda Kürt kimliğinin anlatılması yüzünden yasaklanmış.
Bundan daha bomba bir haber konusu olabilir mi?
Bir ülke düşünün; Başbakanı Kürt açılımı yapıyor, Bakanları iftar sofrasında Kürtçe “afiyet olsun” diyor, devlet televizyonu Kürtçe yayın yapan kanal açıyor, o ülkenin festivallerinde Kürtçe filmler yarışıyor, aynı devletin tiyatrosu Kürtlerle ilgili diye oyunu yasaklıyor.
Olacak iş değil!
Üstelik bölge tiyatroları oynanacak oyunları belirlerken kendi başına hareket etmez, genel müdürlükten onay alır. İzin verilen bir oyunun son anda iptali de karar mekanizmasındaki işleyiş boşluğunu gösterir.
Ben kafamda kurduğum bunca detayla hafta sonunu geçirip pazartesiyi iple çektim. Dün sabah yaptığım ilk iş, soru sormakla sorgulamak arasında bir tavırla Devlet Tiyatrosu Müdürü Halil Balkanlar’a ulaşmak oldu.
Sonuç?
Kafamda kurduğum onca düşünce boşa çıktı. Ben öküz altında buzağı aradığımla kaldım. Duyduğum yanlış bilgi sizlere de ulaşır düşüncesiyle, işin doğrusunu yazayım da benim kadar yersiz tepkiniz olmasın: Devlet tiyatroları son 2 yıldır çok sayıda turne yapıyor. Hem çocuk oyunları hem de yetişkin oyunları, 60 yıla 60 sahne projesi kapsamında yakın uzak birçok kenti dolaşıyor. Dağgülü Beybin de turne için seçilen bir oyunmuş. Sarıpınar 1914 kalabalık kadrosu nedeniyle turne yapamayacağından, diğer oyun kentleri dolaşmak zorunda. AVP bu kararı alıp plan yapmış lakin yönetmen Erdal Gülver’in yaptığı provalar sonrası şu sonuca varılıyor: Oyunun ağır bir reji ekibi olacak. Hatta dekorları da turneye çok uygun olmayabilir. Ekimde sezon başlayacak ve turneye çıkacak bir oyun gerek. Bu nedenle de Dağgülü Beybin ileriki tarihlerde AVP sahnesinde oynanmak üzere rafa kaldırılıyor, turneye uygun başka bir oyun arayışına giriliyor.
Kısacası; iptal olarak duyduğum ertelemenin nedeni, oyunda Kürtler olması değil, turne bekleyen seyircinin oyunsuz kalmamasıymış
Bir yanıt bırakın