Nerede bir kağıt parçası görsem kıvırmaya başlıyorum elimde. Hatta işi ileriye götürüp masamın örtüsünü kıvırmaya başlıyorum. Bir şey bulamazsam ceketimin altını kıvırıyorum. Giderek ilerledi bu durum.
Evden işe giderken arabamı durdurup evlerin birinci katlarına asılmış çamaşırları kıvırmaya başlıyorum. İşyerimi arayıp geç kalacağımı bildiriyorum çarşaflara müdahale edeceğim için..
Ancak asıl tehlike işyerimde. Bir bankaya müdür oldum üstelik. Bankada çalışan kadınların entarilerini kıvırmamak için müthiş bir çaba gösteriyorum. Şu eteklere bakın imkanım olsa nasıl kıvırırım! Sanki özellikle yapıyorlar. Bakın şunlara nasıl da kıvranıyorlar kıvrılmak için şu etek uçları! Cebimde bir mendil taşıyorum.. Böyle dayanılmaz anlarda tespih çeker gibi kıvırmaya başlıyorum mendili.
Hele o gün başıma gelen! Bana gelen evrakları imzalarken kağıtların kenarlarını kıvırayım derken imzalamayı unutup, başlıyorum rulo yapmaya dosyaları ve ok gibi tavana fırlatırken yakalanıyorum. Müşteriler kuyrukta. Bazıları görmüş, yer yer bön bön bakışlara tanık oluyorum. Tabii benim gözüm tuttukları paralarda. Ne geldiyse başıma paralar yüzünden geldi zaten.
Elli yaşına geldim, karım hala alışamadı. “Mümkün mertebe kıvrılacak şeyleri kaldır ortadan!” diyorum. Dayanamıyorum! İçim gidiyor. Benim tek işim kıvırmak olsaydı yarabbim! Yattığımız yatağın çarşafları kıvrım kıvrım. Kıvırırken duyduğum hazzı karımdan bile alamıyorum. Neyse ki evdeki her şeyi sabitlemeye başladı kadın. Artık çarşafsız yatakta uyuyacağım. Ah neden böyleyim?
Tedavi gördüm sonunda. Obsesif kompulsif tanısı kondu. Şimdi iyiyim. Bazen özlüyorum o günleri.
Bak yine başladı. Aman Allahım! Kaldırın şu gazeteleri!.
Bir yanıt bırakın